Bu yazı İlim Yayma Vakfı'nın yayımladığı Vefa dergisinin "Teknolojide Yerlilik ve Millik" dosya konulu 20. sayısı (Yaz 2022) için UNDEX Genel Müdürü İbrahim Yılmazer tarafından kalem alınmıştır.
![](https://static.wixstatic.com/media/6e7302_4c21ff6790fb46a88044f6cc7e552d36~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_684,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/6e7302_4c21ff6790fb46a88044f6cc7e552d36~mv2.jpg)
Muasırlaşmak; sosyal, ekonomik, bilimsel vb. açılardan diğer ülkelerden önde olmak… Bir milletin güç unsurları olarak ifade edilen alanlarda rakiplerine üstünlük sağlaması ve bu hedefi salt “üstünlük” kavramına değil, daha yüce bir amaca, örneğin “nizam-ı alem” veya “yurtta ve dünyada barış” idealine bağlaması. Nitekim bu yolda, şüphesiz ki, en önemli unsur bilim ve teknolojidir. Ülkemiz de son yıllarda artan şekilde bilimsel ve teknolojik atılımlar gerçekleştirmekte, dikkat ve odaklanmasını büyük ölçüde bu alanlara yöneltmektedir. Yakinen aşina olduğumuz İlim Yayma Ödülleri programı, TEKNOFEST etkinlikleri ve Milli Teknoloji Hamlesi çalışmaları da ülkemizin parlak geleceğini hedefleyen kıymetli ve “iyi uygulamalar (best practices)” olarak görülmelidir.
Bununla birlikte; kıymetli olanın korunması gerektiği aşikardır. Ülkemizin muasırlaşma çabalarının özünü teşkil eden insan (emek) ve zaman (finansman) kaynaklarının ve neticede ortaya çıkan bilgi ve teknoloji varlıklarının güvenliğini sağlamak kritik bir meseledir. Artık büyük şirketlerin ve kuruluşların gündeminde “sürdürülebilirlik” ifadesinin yerini “hayatta kalma” almaktadır. Dolayısıyla ticari ve kurumsal rekabetin iyice kızıştığı günümüzde özellikle uluslararası rakiplerin türlü hilelerine karşı uyanık olmak, yeni risk ve tehditlerin farkında olmak bir milli güvenlik konusudur. İşte bu makale, bilgi ve teknoloji üreten sektörlerde ticari sır hırsızlığı (casusluk) ve endüstriyel sabotajlar hakkında koruyucu güvenlik farkındalığı ihtiyacına işaret etmektedir.
Belirli prosedür ve kurallar uyarınca sistematik şekilde bilgi toplama ve karar merciilerinin doğru kararlar alabilmesi, rakipler karşısında üstünlük sağlayabilmesi için bu bilgileri işleyerek elde edilen nihai ürün ve buna ilişkin faaliyet ve organizasyon olarak açıklanabilen “istihbarat” kavramı bu makale kapsamında öncelikle vurgulanmalıdır. Çünkü istihbarat asıl olarak rakip veya düşman bir tarafın mülkiyetinde bulunan gizli (hassas) bilgi, fikir, niyet (geleceğe yönelik planlar), proje vb. entelektüel birikimle ilgilenmekte, bunları temin veya tahrif edebilmek için hedef organizasyondan ajanlar (casuslar) devşirme yoluna gitmektedir. Siber saldırılar da bu amaçla kullanılabilirler ama bilgiye yönelen en profesyonel tehdit olarak casuslar (yabancı gizli servisler) bilişim sistemlerini değil, insanları hack’lemek ve ilkin daha rafine bir kaynak olan insandan bilgi almak isterler.
İstihbarat, açık (legal) ve gizli (illegal) yöntemleri kullanabilen bir faaliyet ve organizasyondur. Gizli yöntemler arasında en verimlisi ise mimlenen bir kişinin çeşitli motivasyonlarla (para, şantaj, ego, ideoloji vb.) ajanlaştırılmasını veya farkında olmadan konuşturularak gizli bilgilerin sızdırılmasını içeren casusluktur (espiyonaj). Devletler ve şirketler dünyasında rakipler birbirlerine karşı bu yöntemi kullanabilmekte ve bilhassa savunma sanayii gibi özellikli teknolojilerin geliştirildiği alanlarda endüstriyel casusluk ve sabotaj olayları vuku bulabilmektedir. Bu alanlarda hassas projelerde çalışan personel rakip şirketlerin ve yabancı gizli servislerin hedefi olabilmekte, bilerek veya bilmeyerek casusluğa sevk edilmeleri ya da taraf değiştirerek rakip şirketlerde çalışmaları sağlanabilmektedir.
Tabii ki her profesyonel kendisine daha yüksek ücret ve daha iyi imkanlar teklif eden yerli veya yabancı bir rakip kuruluşta çalışmakta özgürdür. Ancak bir hususun farkında olunması gerekir: Size piyasa ortalamasının üstünde ücretler teklif eden rakip kuruluşlar, sizin profesyonel deneyiminizden ziyade daha önce görev aldığınız bir projeyle ilgili spesifik bilgi birikiminizden ve bağlantılarınızdan yararlanmak isteyebilirler. Benzer işi yapabilecek muadiller daha uygun ücretlerle bulunabileceği halde neden siz tercih edilmektesiniz? Söz gelimi bir makine mühendisinin mesleki uzmanlığını karşılayabilen çok sayıda başka mühendisler mevcut iken, başka ülkelerden ve şirketlerden temin edilebilirken, neden bilhassa X şirketinin Y projesinde görevli bir makine mühendisi aranmaktadır? Böyle durumlarda asıl gerekçenin “makine mühendisliği deneyimi” olup olmadığı irdelenmelidir. Evet, bir makine mühendisi olarak yalnızca “mühendislik” deneyiminizi ve kişisel hünerlerinizi başka şirketlere taşıyabilirsiniz ama bir önceki işinize ait teknik detayları ve iş yapış tarzlarını (know-how) kurcalayıcı sorularla karşılaştığınızda durmalı ve neyle muhtap olduğunuzu tekrar değerlendirmelisiniz.
TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit’in yakın zamandaki bir açıklaması şöyleydi: “Avrupalı bazı şirketler, çalışanlarımıza, ekibi dağıtmak için noktasal olarak kanca takıyorlar! Anormal ücretler teklif ediyorlar, dünya piyasalarında olmayan ücretler!..” Yukarıda izah edilenler ışığnda, ekibi dağıtmak, tipik endüstriyel sabotaj ve noktasal kanca takma ise belki “kanca takılanların” dahi fark edemediği bir endüstriyel casusluk sürecinin başlangıcı olarak düşünülebilir. Tehdidi tanımlayabilmek ve fark edebilmek için söz konusu tehdide maruz kalan kuruluşta İstihbarata Karşı Koyma Farkındalığı (Counterintelligence Awareness) bulunması bir önkoşuldur. Casusların nasıl çalıştığı, hangi bilgileri hedeflediği ve koruyucu güvenlik tedbirlerinin neler olabileceği konusunda anlayış ve güvenlik perspektifi kazanılmalıdır.
Endüstriyel casusluk riskinin en fazla görüldüğü Silikon Vadisi dolayısıyla FBI, ilgili sektör ve kuruluşlarda İstihbarata Karşı Koyma Farkındalığı (İKK) geliştirmeyi hedefleyen DECA (Development of Espionage, Counterintelligence, and Counterterrorism Awareness) ve bugünkü adıyla ANSIR (Awareness of National Security Issues and Response) programını uygulamaktadır. Kurumsal ve endüstriyel casusluk nedeniyle dünyanın büyük şirketleri her yıl 45 milyar dolar zarara uğramaktadır. ABD’de son birkaç yılda 3000 casusluk vakası gerçekleşmiştir. Nitekim ülkemizde 2018 yılına ait bir veriye göre Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 18.000 sivile İKK brifingleri verdiği bilinmektedir.
Özel istihbarat ve karşı koyma sektörü dünyada hızla gelişmektedir. Bu kapsamda; Espionage Research Institute (ERI), Business Espionage Controls & Countermeasures Association (BECCA), American Society of Industrial Security (ASIS), the Society of Competitive Intelligence Professionals (SCIP) gibi kuruluşlara ait çalışmalar incelenmelidir. Ülkemizin bilgi ve teknoloji hamlelerinin, yetenekli insanlarımızı da adeta bir fikri mülkiyet (entelektüel sermaye) gibi değerlendiren ve İKK farkındalığı sağlayan #EndüstriyelGüvenlikHamlesi ile desteklenmesinde fayda vardır. Aksi takdirde bu kişilerin “uyurken avlanması” işten bile değildir.
Son olarak; meselenin bireysel ve manevi yönü de ihmal edilmemeli ve yüksek ahlakı, ilkeli duruşu ve milli bilinci şiar edinen yetenekli insanlarımızın, gençlerimizin artışını temin eden aksiyonlar sürüdürülmelidir. Her şeye rağmen, bilinmelidir ki, ifşa olduğunda devletleri yıkabilecek sırlar yoktur. Fakat milletlerin istikbalini temin eden gençler ve yetenekler çalındığında devletlerin çöküşü kaçınılmazdır.
Vefa dergisine erişmek için tıklayınız:
Comments